12 Mayıs 2010 Çarşamba

Artık bir iç organım eksik

Allah daha kötüsünü göstermesin, geçen hafta Safra Kesesi ameliyatı oldum. Bir senedir önceleri 4-5 ayda bir son iki aydır da neredeyse gün aşırı geceleri atak geçiriyordum. Akşam yemeğinden sonra özellikle ağır ve çok yemek yedikten sonra 2-3 saat süren sırtta başlayan böbrekler/bel kısmında ağrı, sancı; mide de gaz ve ağrısıyla devam eden ve en sonunda yediğim her şeyi çıkartarak normale döndüğüm bir atak. Son bir hafta içinde göz bebeklerimde sararma da olunca artık buna bir son vermem gerektiği kafama dank etti ve doktora gittim.

Doktor muayene ettikten ve yukarıdaki hikayeyi dinledikten sonra hiç ikilemeden safra kesenizde çok büyük bir ihtimalle küçük taşlar var ve siz pankreatit geçirmeden safra kesenizi almamız gerekecek dedi. Bir kaç kan testi ultrason ve MR dan sonra milimetrik ebatta bolca taşımın olduğu kesinleşti. Bir iki hafta hastanede yatak sırası bekledikten sonra 06.05.2010 da ameliyat oldum.

Ameliyat düşüncesi insanı biraz tedirgin etse de prosedürler başladıktan sonra hasta için rahat geçiyor. Meraklı gözlerle ameliyathaneyi incelerken damar yolunuza yapılan bir iğneyi ve uyandığınız anı hatırlıyorsunuz. Gerisi büyük bir boşluk. Amaç da bu zaten. Ama ameliyathanenin kapısında bekleyenler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Ameliyat sonrası sizi odanıza yatağınıza yatırıyorlar, o kadar çok ağrı kesici var ki kanınızda, narkozda hala vücudunuz dayken hiç acı yok. Ama 1-2 saat içinde vücudunuz narkozu atmaya başladığında kendinizi yaratık zannediyorsunuz. Yeşil ve iğrenç kokulu bir sıvı kusmaya başlıyorsunuz, kusmak için çıkardığınız seslerde koku kadar insanları etrafınızdan uzaklaştırıyor. Ama buda o an için size uzun gelse de 2-3 saati geçmiyor.

Gece yarım yamalak uyumayla her saat başı damarınızdan verilen serum nedeniyle tuvalete gitmenizle geçiyor. Sabah nihayet serumdan kurtulup kahvaltı edebiliyorsunuz. Sabah birkaç grup doktorun vizitesini geçirdikten sonra nihayet taburcu kararı çıkıyor. Refakatçileriniz tarafından evrak işleri tamamlanırken güzel bir doktor direni sökmeye geliyor. Ama işte bu direnin çıkarılması var ya ameliyattan bile zor geliyor. İçinizden midenizin falan oralardan bir yılanı çıkarıyormuş gibi hissediyorsunuz. Hani arabayla yolda giderken düzgün olmayan yollarda araba bir yükselir bir alçalır, bir an içiniz gıcıklanır ya işte onun bir kaç saniye daha uzun sürdüğünü düşünün. Aslında tabii ki saniyeler sürüyor ama size dakikalar gibi geliyor.

Sonra hastaneyle işleriniz bitince arabanıza binip evinize gidiyorsunuz ve bundan sonrası geçmiş olsun ziyaretçileri ile geçiyor... (Beni unutmayıp ziyaretime gelen telefon eden herkese teşekkür ediyorum.) Dikişlerin iyileşip sizi rahatsız etmez hala gelmesi 1 ayı buluyor. Birinci haftanın sonunda normal yemek yemeğe dönüyorsunuz ancak sizi neyin rahatsız ettiğini bulup onu yememeyi öğrenmeniz biraz daha zaman alacak diye düşünüyorum. Hayatta her şey insanlar için en başta dediğim gibi Allah daha büyük dert vermesin başımızdan eksik olmasınlar ama hastanelere doktorlara muhtaçta etmesin.