29 Aralık 2009 Salı

2010 yılbaşı hediyeleri

Bu sene aldığım hediyelerden bazılarının fotoğraflarını aşağıda görebilirsiniz... Belki alışverişinizde size de yardımcı olur.

Önce Tepe Home dan aldığım Bardak Altlıkları var. Kalın keçeden yapılmış kelebek ve çiçek desenli olan bu bardak altlıklarını çok beğenerek aldım. Çok rengi vardı ama ben yılbaşı konseptine uygun olan kırmızı ve yeşil renkli olanlardan aldım. Kalp desenli ve yuvarlak olanları da vardı ama hediye edeceğim kişiler bunları beğenir diye düşünüyorum...






Çoçuklar için D&R dan anahtarlık aldım. Anahtarlıklar kötü niyetli gibi görünse de bence espirili oldu :)



Kaneviçede son durum

İlerlemeyi görmeniz için fotoğraflarını koyuyorum...
Biraz yavaş ilerliyor değil mi.


28 Aralık 2009 Pazartesi

Yılbaşı Hediyeleri Son Hali

Kendi hazırladığım yılbaşı hediyelerimin son halini aşağıda görebilirsiniz... Bir önceki fotoğraflardan farkı; tchibo dan geçen sene aldığım film kaplama makinesiyle kitap ayraçlarını kaplamış olmam ve delgeçle delip uygun renklerdeki kurdelelerle süslemiş olmam. Umarım hediye edeceğim kişiler beğenir.




7 Aralık 2009 Pazartesi

Kaneviçe Yılbaşı Hediyeleri

Yeni Yıl hediyesi almak adet oldu... Bu sene elimdeki malzemelerle el emeği göz nuru hediyeler hazırlamaya karar verdim. Aşağıdaki resimler işlemesi biten kitap ayraclarına ait. Kitap ayracı olmak için birkaç işlemden daha geçecekler tabii... Modelleri bir kaç kitap ve dergiden kombine ettim. Saksafonu bilgisayar programı kullanarak çizdim. Renkler ise tamamen elimde olan mulineleri bitirmek amaçlı olarak seçildi. Umarım hediyelerin sahipleri aşağıdaki fotoları görmezler :)



10 Kasım 2009 Salı

Kaneviçede son durum

Kaneviçenin son halini resimde görüyorsunuz... Yaklaşık 5 ayda ancak bu kadar ilerledi. Aslına bakarsanız çoğunu son bir ayda yaptım. Bakalım ne zaman bitecek :)

26 Ekim 2009 Pazartesi

2 gün, 2 müze, İstanbul

Sevgili Eşim eğitim için bir haftalığına İstanbul'daydı. Bende cuma günü sabah 9:00 otobüsüyle yola çıktım. 14:30-15:00 gibi İstanbul'daydım. Beyoğlu Öğretmenevinde yer ayırtmıştım. Yenilenmiş olan yeni öğretmenevi çok güzel olmuş. Ancak yönetim her zamanki gibi... hizniyet aynı zihniyet...


17:30 gibi eşimle İstiklal caddesinde buluşup elindeki bavulu otele bırakıp taksiyle Ortaköy'e gittik. Cuma akşamı trafiğinde Ortaköy'e varmamız 19'u buldu. Akşam karanlıkta Ortaköy'e ilk gelişimizdi. Işıklandırılmış köprü ve cami çok güzeldi. Ekmek arası midyelerimizi yedik biraz ara sokaklarda dolanıp taksiyle Taksim'e geri döndük. İstiklal'den aşağı otele doğru yürümeye başladık. Ancak fazla ilerleyemedik bir grup slogan atıyordu. Geri dönüp Starbucks'da kahve içip gruba zaman tanıdık. Kahveden sonra otele döndük.

Cumartesi sabahı Tünelin yanındaki simit dünyasında kahvaltımızı edip....


Tünel'le Karaköy'e indik. Karaköy'den Tophane'ye kadar yani İstanbul Modern'e kadar yürüdük.


Yoldaki tarihi eserleri fotoğraflayarak İstanbul Modern'e vardık. Müzeyi gezmemiz en az 2 saat sürmüştür. 11.istanbul Bienalinin sergiside aynı yerdeydi ancak istanbul Modern'den halimiz kalmamıştı. Geldiğimiz yolu yürüyerek yine Tünnelle İstiklal'e çıktık. Bu sefer Şişhane durağından metroya bindik. İTÜ durağında inip 800m kadar yürüyerek İstinye Park'a ulaştık. İstinye Parkta gezmeye başlamadan önce karnımızı Punto diye bir lokantada makarna yiyerek doyurduk. İstinye pazarı ve dükkanlar da tur attıktan sonra ayaklarımıza karasular indi. Starbucks da tatlı yiyip kahvemizi içip yorgunluğumuzu atmaya çalıştık. İstinye Parkı gezmemiz bittikten sonra geldiğimiz yoldan yani metroyla Taksim gezi parkına geri döndük.

Parkın köşesindeki çay bahçesinde oturup çay içtikten sonra Gümüşsuyuna otobüsümüzün servis saatini öğrenmeye gittik. Daha sonra İstikal caddesine geri döndük. Dükkanları gezerek balık pazarında yemek yemeğe gittik. Akşam yemeği olarak tabii ki balık, kalamar, midye ve yanında da bira vardı. Yemekten sonra otele geri döndük.

Pazar sabahı odayı boşaltıp bavulu emanete bırakıp kendimizi taksiye attık. Pierre Loti'ye kahvaltıya gittik. Hava biraz pusluydu ama yinede çok güzeldi.


Simit, peynir ve çayla kahvaltımızı edip fotoğraf çekip teleferikle Eyüp'e indik. Burdan da taksiyle Koç Müzesine gittik. Koç müzesi tahminimizden çok vaktimizi aldı. Denizaltını gezdik,


trenle sütlüceye gittik geldik. Yorucuydu ama güzeldi. Müze gezisinden sonra karnımızı doyurmak ve otobüs saatine kadar vakit geçirmek için taksiyle Cevahir'e gittik. Köfteci Ramiz'de karnımızı doyurduk tan sonra tüm avm'yi gezdik. Saat 15 olduğunda starbucksda kahve molamızı verdik. 15:30 gibi Cevahirin altından metroya binip Şishane'de indik. Öğretmenevine gidip bavulumuzu aldık. Bavulu çekiştirerek İstiklal'den Gümüşsuyuna gittik. Arada İstiklal'deki Büyükşehir Belediyesinin Kitapçısından İstanbulla ilgili birde kitap aldık. 17:15 de servise, 17:50 gibide otobüse bindik. 23:30 gibide evimize vardık.

29 Eylül 2009 Salı

Naturland’de Bayram

Naturland birkaç senedir genellikler Ramazan Bayramını geçirdiğimiz konaklama noktamız oldu. Geçen sene 21 kişilik bir grup olarak gitmiştik bu sene 18 kişiydik. Yemekler ve servis pek güzel değildiyse de kalabalık olunca insanın gözüne pek batmıyor. Geçen senelerde kapalı olan bir çok nokta tekrar hizmete açılmış durumda. Gelecek sene daha iyi olacağını söylüyorlar. (Her zamanki gibi J) Kısmetse seneye gidince görürüz artık.

İlk iki gün yağmurlu da olsa her gün denize girebildik. Arada üşüten rüzgarlar esmedi değil ama ne de olsa Eylül ayındayız bu kadarı da olacak. Anlayacağınız denizin dışardan sıcak olduğu günler oldu. Otelde herşeydahil kalınca yemek yememek olmuyor. Birkaç gün yemekler çok kötüydü ama sonradan giderek düzeldi. Aslında düzelmese daha iyiydi çünkü kilo alarak döndük evimize. Eylül ayında antalya ya gitmeyi güneş yanığı olmadan dönüldüğü için çok seviyorum. Güneşden 11-13 arası uzak kalırsanız kavrulmadan çok güzel yanıyorsunuz.

Kalabalık gitmenin en güzel yanı canınız hiç sıkılmıyor. Biraz frizbi, biraz scrable derken vakit geçiveriyor. Vakit geçincede tatilin sonu geliyor. Birde önümüzdeki tatillere bakıcaz artık. J

18 Ağustos 2009 Salı

Küçük Kaneviçeler

Hello Kitty çok sevdiğim bir karakter internette modelini bulamayınca biraz uğraşarak kendim model çıkarıp yaptım.


Bu kalpleri işledim ancak nereye kullanacağıma henüz karar verebilmiş değilim.






Aşağıdaki motif tamamen bana aittir. Evdeki çini kitabındaki çizimi kullanarak bu modeli hazırladım. Renkleri de çinide kullanılan tonlara yaklaştırmaya çalıştım. Sanki çini bir karo gibi oldu.


18 Temmuz 2009 Cumartesi

Kaneviçelerim II

Geçen yıllarda yaptığım kaneviçelerden bazı örnekler....

Aşağıdaki kız figürleri benim ilk kaneviçe çalışmam. Burdan anlaşılmaz ama yakında bakınca acemiliğim hemen belli oluyor :)



Mavi tabak yukarıdaki modellerden çok ama çok sonra yaptığım bir çalışma... aslında tam yuvarlak bir tabak olması lazımdı ancak kumaşın kareleri kare değil dikdörtgendi... çok belli olmasa yuvarlak tabak oval oldu :)


Turuncu çiçek (muhtemelen daha düzgün bir ismi de var ancak modeli bulmak çok zor olduğundan bakamıyıcam) en uzun süren çalışmalarımdan biri... gücümü toplasam kendisine bir kardeş daha düşünüyorum ama bakalım ne zamana :)




18 Haziran 2009 Perşembe

Kaneviçelerim

Kaneviçe yapmaya üniversitedeyken başladım. O zamanlar bolca vaktim vardı. Hızlı hızlı bitiriyordum ama şimdi işe başladıktan sonra iki senedir bir projeyi ancak yarılayabildim. Anlattığım projenin fotoğrafı aşağıda görüldüğü gibi… Ancak yarım, bakalım ne zaman tamamlanabilecek.

Aşağıdakiler de daha önce yaptıklarım…


Bu çalışma hatırladığım kadarıyla ikinci çalışmam; bayağı zorlandığımı hatırlıyorum...



Aşağıdaki de 4.çalışmamdı. Bundan hızımı alamayıp iki tane yapmıştım.



19 Mayıs 2009 Salı

Balayı


10 Mayıs'da balayımızı geçirmek için Cornelia Diamond Hotel'e doğru yola çıktık. Antalya'ya uçakla gittik Belek'deki otele transfer için yerel bir firmayla anlaşmıştık bizi otele ulaştırdılar. Otelde iki dakikalık bir check-in den sonra odamıza ulaştık. Oda otelin fotoğraflarında görülen renkli kısımdaki odalardandı. Gerçekten çok güzel bir odaydı herşey 4/4 lüktü. Otel yeni olunca herşey güzel oluyor zaten.


Mevsim biraz tersti tabii... Mayıs başı hem yakıcı bir güneş hemde iliklere işleyen bir rüzgar. Gölgede üşüyüp güneşte kavruluyorsunuz. Ama yanınızda sevdikleriniz olunca terslikler önemini yitiriyor. Soğuk olmasına rağmen denize bile girdik. Kaydıraklı havuzda bolca vakit geçirip güzel yemekleriyle kilo aldık.

15'inde aynı transfer firmasıyla havaalanına ordanda uçakla evimize döndük. 5 günlük bu kısa tatil 3 aylık yorgunluğu geçirmeye yetmedi tabii aklımız otelde/tatilde kaldı...